Yazar-Ressam Şükran Tercanlı İle Röportaj...
Yazar-Ressam Şükran Tercanlı ile Röportaj...
Sevgili okuyucularımız çok yönlü sanatçı Şükran Tercanlı ile yapmış olduğum röportajı siz değerli okuyucularımız ile paylaşmak isterim...
Şükran Tercanlı “Bu hayatta yürüdüğün yol yüreğinin yolu. Vardığın yer her zaman kalbinin attığı nokta.” diyor.
Ve ekliyor...
İnsan isterse dokunduğu her şeyi ve her yeri güzelleştirebilir. Bir gülüşle, bir tatlı sözle, bir çiçekle ya da davranışla… Her şey bizim elimizde. Hayatımızı güzelleştiren insanlar olsun hep etrafımızda. Önce kendi hayatımızdan başlayalım, sonra diğer insanların hayatlarına dokunalım. Mutluluk bulaşıcıdır... Sorularıma başlamadan önce; Teknolojinin geliştiği ve evrildiği, aslonan ve sanal gerçeklik arasındaki farkı anlamaya çalıştığımız şu dönemde Yazar Şükran Tercanlı kendisine renkler ile Çağdaş Sanatın dışavurumunu yazmış olduğu kitap ve resimler ile “farklı” bir dünya çizdiğini söylüyor.
-Şükran Hanım merhaba… Nasılsınız? Sizi şahsi ve mesleki kişiliğiniz ile okuyucularımıza tanıtabilir miyiz?
Zambak Hanım merhaba, öncelikle size çok teşekkür etmek istiyorum. Sanat hayatımda olduğu müddetçe gayet iyiyim. Beşiktaş Lisesi Edebiyat mezunuyum. Edebiyata olan ilgim aileden geliyor. Babam öğretmen okulu mezunuydu ve okul yıllarında tiyatro oyunları için piyesler yazarmış. O zamanlar Köy Enstitüleri varmış ve Sayın Aşık Veysel babamın müzik öğretmeniymiş. Halam şairdi ve kendi şiir kitapları vardı. Amcam da roman yazarıydı. Ben lise yıllarımda şiirler yazmaya başladım. Birçok şiirim okullarda dereceye girdi. Aylık yayınlanan şairler dergisinde yıllarca şiirlerim yayınlandı ve genç şair unvanını aldım. Üniversitede Ekonomi okudum. Uzun yıllardır ekonomi alanında görev yapmaktayım. Fakat edebiyatçı kimliğimi hiç bırakmadım. Kendimi anlatabildiğim ve içimi dökebildiğim tek alan yazmak. Babam Kore Savaş Gazisiydi. Yıllarca anılarını dinleyerek büyüdüm. Hep ağlayarak anlattığı ve bazen sonunu tamamlayamadığı birçok anı… Neden bu konuda bir kitap yazmıyorum diye düşündüm ve uzun araştırma evrelerimden sonra Kore Savaşında başından geçen savaş anılarını anlatan bir Gazinin hayat hikayesini kitap olarak piyasaya çıkarttım. Ağır geçen sıcak savaş yılları ve yaşadıkları karşısında psikolojisi bozulan askerin ülkesine döndükten sonra başından geçen acılı yılları ile ilk romanımı piyasaya çıkartmış oldum. Bu roman sayesinde G.Kore Hükümeti 2016 yılında beni Kültür Destekçisi seçti ve onlara bir süre kültürel tanıtımları için danışmanlık yaptım. İlk romanım Kader ve Seçimler TBMM Kütüphanesine girdi. Ardından Kadının İç Dünyası ve Evrende Aşk Senfonisi adlı eserlerim geldi. Ayrıca yayınevim tarafından aylık yayınlanan kültür, sanat, edebiyat dergisinde yazılarım ve şiirlerim okurlarımla buluşuyor. Resim yapmak ise renklerin dans ettiği büyülü bir dünya… Ve o dünyada alabildiğine özgürsün. Her şey senin hayal gücüne ve yaratıcılığına bağlı. Sanat benim için kendimi bulduğum yer.
-Çok yönlü olarak mesleki statünüz nedir?
Ana mesleğim ve halen devam eden işimde görev unvanım Ekonomist olsa da ruhum, benliğim, yüreğim sanat için atıyor. Yazmak ve resim yapmak benim için hayatın en özel yanları. Sanat karanlığı aydınlatan bir ışık.
-Yazar olmadan önceki mesleki ve genel hayatınızı anlatır mısınız?
Yazar olamadan önce Tekstil firmasında yönetim bilgilendirmede raporlama uzmanı olarak çalıştım. Sonrasında Ekonomist olarak iş hayatıma devam ettim. Fakat ruhumda büyük bir boşluk olduğunu fark ettim. Bir şeyler eksikti. Babamın rahatsızlanması ile birlikte gündüz iş hayatı, geceleri de babam ile ilgilenmem beni yavaş yavaş yazarlık hayatıma hazırladı. Sabahladığım ve uykusuz işe gittiğim gecelerde yazmaya başladım. Ruhumu ve bedenimi böyle dinlendirmeyi öğrendim. Birkaç yıl araştırma, yazım ve basım işi süren ilk romanım Kader ve Seçimlerin piyasaya çıkması babamın vefatı zamanına denk düşmesi, acıyla, kederle birlikte tarifi imkânsız duygular yaşattı. Babama kitabın basımını yetiştirememiş olmam onun görememesi bende büyük bir hüzün yaşattı. Benimle gurur duymasını istemiştim. Yazarken tek düşüncem buydu. Oysaki kitap bittiğinde ben en kıymetlimi, koruyucumu, arkamda dağ gibi duran babamı kaybetmiştim. Tesadüfler zinciri birbirini kovaladı. Kitap yayınlanır yayınlanmaz, benim doğum günümde ve babamın kırkına denk gelen zamanda yayınevi tarafından TÜYAP’ta imza günüm düzenlendi. Her şey nedenini anlayamadığım bir şekilde benden bağımsız ilerliyordu. Acaba babamın ruhu böyle mi huzur buluyordu, beni görüyor muydu, benimle gurur duyuyor muydu? Yoksa ben tarifi imkânsız acılarımı okurlarımın ilgisi ile mi dindiriyordum? Sonuç olarak sanat benim ruhumu iyileştiren tek şey oldu.
-Kitap yazmaya ve resim yapmaya ne zaman başladınız?
Kitap yazmaya bu şekilde başladım. Resim yapmak Beşiktaş Lisesinde okurken çok sevgili resim hocamın teşviki ile başlamıştı fakat çalışma hayatına başlayınca uzun yıllar ara vermiştim. Arada komşuların çocuklarının okul ödevleri tuval resimleri olunca onlara yardım ederdim. Evimizdeki tabloları da ben yapardım. Pandemi ile eve kapanınca tekrardan resim çalışmalarıma başladım. Yaptığım tablolar çoğalınca da galerilerle çalışmaya başlamış oldum. Yaptığım resimlerin hepsi benim çocuklarım gibi… Renklerin dansı, duyguların hayalle şekil bulmuş hali, alabildiğine özgürlük resim yapmak.
-Yazar olup kitap yazmak için eğitim almak gerekiyor mu? Yoksa yetenek mi ön planda oluyor?
Edebiyat bölümünde okumuş olmam benim için çok faydalı oldu. Eğitim, çok kitap okumak, yetenek ve hayal gücünün çok geniş olması yazar olmak için gerekli özellikler. Ama hiçbir şey tek başına yeterli değil. Her şey birbirini tamamlıyor. Pazılın parçaları gibi…
-Birçok farklı sanatçı kimliğiniz var neler yapıyorsunuz? Bilgi verirseniz detay tanıtım olacaktır...
Sanatçı kimliğimle ruhumu hayatıma yansıtıyorum. Boşlukları benim için anlamlı şeylerle dolduruyorum. Hepimizin bu hayata gelmekte bir amacı var. Önemli olan bunu fark etmek ve icraata geçmek. Yaşadığımız hayatı faydalı uğraşlarla doldurmalıyız. Zaman en kıymetli hazinemiz ve boşa harcamamalıyız.
-Ne tür kitaplar yazıyorsunuz? Kısaca içeriği nedir?
Yazdığım kitaplar gerçek hayat hikayeleridir. Kader ve Seçimler Kore Savaşı ve sonrasını anlatıyor. Savaşın insan hayatlarını nasıl etkilediğini en çarpıcı şekilde gözler önüne seriyor. 1940-1950-1960 yılları anıları tarihi gerçeklikler ile yansıtılıyor. Kadının İç Dünyası da aynı şekilde yaşanmışlık yani herkesin kendinden bir şeyler bulabileceği, ders çıkarabileceği veya hayatına yön verebileceği hayatın ta kendisini anlatan romanlarımdan birisidir. Evrende Aşk Senfonisi ise saf ve temiz bir aşkı anlatıyor. İmkânsız bir aşkı, gerçek sevginin fedakârlık olduğunu yani unutulmaya yüz tutmuş tüm değerleri hatırlatıyor.
-Kitaplarınızı yazarken etkilendiğiniz bir Yazar oldu mu? Şu Yazar beni etkiledi diyebilir misiniz?
Ben yaşanmış gerçek hayat hikayelerini yazdığım için romanlarımda herkesin kendinden bir şeyler bulabileceği, dersler çıkarabileceği şeyler olmasına özen gösterdim. Hayatın gerçekliğini ve sonuçlarını yansıttım. Bana göre tüm romanlar başlı başına kendine has, kendine özel bir içeriğe ve üsluba sahiptir. Hepsi birbirinden bağımsız ayrıcalıklı özellikte eserlerdir. Tıpkı her birimizin yaşadığı hayatlar ve tecrübeler gibi… Hayranı olduğum Franz Kafka, Ernest Hemingway, Dostoyevski, Jane Austen, Victor Hugo, Tolstoy gibi dünyaya harika eserler miras bırakmış yazarlardır. Bizler bu dünyada geçiciyiz fakat yazdığımız romanlar bu dünyaya kalıcı birer mirastır. Bizler yazdığımız romanlarla isimlerimizi yaşatıyoruz. Dileğim insanların zaman ayırıp çok kitap okumaları, farklı hayatlara kapı açmaları…
-Siz tarzınızı nasıl tanımlıyorsunuz ve kitaplarınızın teması ile ilgili vermek istediğiniz mesaj nedir?
Benim akıcı ve sade bir üslubum var. Anlaşılır olmasına özen gösteriyorum. Kitaplarımın temasında hayatın gerçekliğini yansıtıyorum.
-Yazdığınız kitaplarınızın tanıtımını nerelerde yapıyorsunuz? Tanıtım konusunda sıkıntı oluyor mu? Olursa; yardımcı olacak şahıs ve merci oluyor mu?
Kitap tanıtımlarım internet üzerinden yapılıyor. Yayınevim ve benim tarafımdan. Kitaplarımı alıp okuyan beğenen sevgili okurlarım da sağ olsunlar tanıtımını yapıyorlar.
-Kısa zamanda gerçekleştirmeyi düşündüğünüz yeni bir proje veya tanıtım programı var mı? Kısaca yeni bir kitabınız çıkıyor mu?
Önümüzdeki günlerde yeni sergi açılışlarım olacak. Yeni bir kitap çalışmam henüz yok, aylık çıkan dergi için yazı çalışmalarım oluyor.
-Türkiye’de yazarlara duyarlılık ne durumda? Nasıl değerlendirebilirsiniz? Malum son yıllarda inanılmaz bir akım var...
Yurt dışında yazarlara verilen değer daha farklı maalesef. Amerika’da yazarlık yapan kuzenimden ve Almanya’da kitabı çıkmış diğer kuzenimden yola çıkarak bunu söylüyorum. Yazarlara hak ettikleri değer orada veriliyor. Ayrıca yurt dışında kitap okuyan insanların sayıca oranı çok çok daha yüksek. Bu onlarda yerleşmiş bir kültür. Kitap basım işi ise ticaretten çok içerik değerine bakılmalı.
-Resim çalışmalarınız da var... Sanatınızı icra ederken nasıl çalışmalar yapıyorsunuz?
Resim çalışmalarımı yaparken duygularıma göre hareket ediyorum. Bazen acılarımdan beslenerek ilham alıyorum ve ortaya yeni bir tablo çıkartıyorum. Bazen mutluluklarımdan, hayallerimden ilham alıyorum ve hangi duygu ile yaptıysam eserim onu yansıtıyor.
-Katılmış olduğunuz sergilerde nasıl eleştiriler alıyorsunuz?
Geri dönüşler benim için memnun edici oluyor. Yorumlamaları, ne gördüklerini ifade etmeleri beni çok mutlu ediyor.
-Sanatınızın tanıtımını yaptığınız hesabınız nedir?
Evet var. İnstagram üzerinden ŞükranTercanlı hesabımdan tanıtım yapıyorum.
-Katılmış olduğunuz sergileri de yazarsanız okuyucularımız sizi takdir ile takip edeceklerdir?
IAAF İstanbul Fuarı Match Art Galley ile, Karl&Eın Art Gallery karma sergi, Match Art Gallery Art 212 karma sergi, Galerie D’Art La Vısıone ile Sent Antuan Church karma sergi, Uluslararası İpek Yolu Sanataevet Festivali Karma Sergi ve Sanataevet ile yakın zamanda yeni bir karma sergimiz daha gerçekleşecek.
-Yazdığınız sanat eserlerini yazar mısınız?
-Son olarak eklemek istedikleriniz nelerdir?
Yaşadığımız hayatın kıymetini bilelim ve ona sahip çıkalım. Bizim için çok değerli olan zamanımızı iyi değerlendirelim. Ömrümüzü insanları incitmeden, sevgiyle, saygıyla yaşayıp geçirelim. Hayatımıza, kendimize ve diğer insanlara saygımız olsun. Sevelim, ama çok sevelim. Sevgimiz yürekten olsun ki biz de çok sevilelim. Çünkü sevgi hayatı güzel kılar ve dünyayı sadece gerçek sevgi kurtarabilir. Sanatla kalın ve sevgiyle kalın.