Türkiye Ne Günlerde Kimlere Kaldı?

Türkiye Ne Günlerde Kimlere Kaldı?

 

Türkiye ne günlerde kimlere kaldı? 

(Yerin dibine batsın kör cehalet.) 

Ramazan ayı, insanların kendi iç dünyalarını terbiye etmesi, yoksulları doyurup gözetmesi, sevap ve ödülün bir fırsat olarak yakalanması bakımından "rahmet, mağfiret, af ve bereket" ayıdır...  

O halde ramazan ayını, yeni bir başlangıç olarak kabul edelim. Giderek vahşileşen, maddiyatın her şeyin önüne geçtiği, sevgi tomurcuklarının neredeyse hiç açmadığı şu günleri bir fırsat kabul edelim ve içimizde o hiç ölmeyen masum kişiliği ortaya çıkaralım. Hem de hiç geri göndermemecesine!... 

Şimdi yazımda Türk Sümerolog Dr. Muazzez İlmiye Çığ’ın tarihin Sümerliler ile başlayarak günümüze kadar gelişindeki ilimsel nokta vuruşlu açık ve net yazısını paylaşacağım...

Dr. Muazzez İlmiye Çığ

Mekke Allah’ın evi değildir.  

Allah kişi değildir ki evi olsun.  

O ev Hz. İbrahim’in Hacer ile ondan doğan İsmail için yaptığı evdir. Hiçbir kutsallığı yoktur.  

Peki, Hacer kimdir? (Kur’an da ismi geçen Mısırlı kadındır.) 

Çocuğu olmayan Sare tarafından İbrahim’e sunulduğunda henüz genç yaştaydı, İsmail’i doğurdu. 

İslam kaynaklarına göre, Mısır firavunlarından Senan bin Ulvan’ın İbrahim’in karısı Sare’ye hediye ettiği bir köledir. İbrahim, çocuğu olmayan Sare’nin izniyle Hacer’le evlenir. 

Peki, İbrahim kimdir? Urfalı bir Aramidir. 

Hz. Muhammed’den 2500 yıl önce yaşamış Yahudilerin atası, İsrail’in kök kurucusudur. 

O dönemde İslamiyet yok ki Müslüman olsun. Put perestti. 

Peki, Herkesin ona tapmasını istediği putunun adı neydi? Elilah (Allah). 

Peki, Erkeklerde sünneti çıkaran kimdi? İbrahim. 

Peki, Sünnet olmayan kişi kimdi? İbrahim? (Abraham) 

Peki! Sünnet ne anlama gelir? Ben de İbrahim’in putuna inanıyorum demektir. 

Peki, Biz kimiz? Türk. 

(Neden sadece Yahudi ve Müslüman erkekleri sünnetlidir?) 

Hani namaza dururken ‘döndüm kıbleye’ diyorsun ya kardeş, İşte o aslında döndüm, Kibele ‘ye demektir. 

Gerçi namaz da İslamiyet’ten bin yıllar önce pagan dinlerinde yapılan bir tür tapınma ayinidir de o konuya hiç girmeyeceğim şimdilik. 

Kibele ise Friglerin bereket tanrısının adıdır. 

Cennetten gelmiş diye ağlayarak kafanı içine soktuğun, Hacerul Esved  isimli taş da Kibele’nin vajinasını {doğurganlığı} temsil eder. 

Şekline bakarsan anlaman zor olmayacaktır. 

Sonra cehennem diye bir yerin varlığına inanıyorsun. 

Yok öyle bir şey... 

Senin cehennem dediğin şey, bugün ki İsrail topraklarında bulunan ve tabanından petrol ve metan gazları çıktığı için sürekli yanan G-hinnom isimli vadinin adıdır ve ‘azap verici yer’ anlamına gelir. 

Sümerler döneminde ağır suçluları oraya atıp yakarlarmış. 

Sonra bu vadinin ismi Sümerlerden Tevrat’a oradan da senin inandığın kitaba kopyalanmış 

Zaten inandığın dinin tamamı Sümer, Mısır ve Yunan mitolojilerinden kopyalanmış. 

Azıcık okusan, merak etsen anlayacaksın ama işte. Neyse... 

Bir de Allah var tabi İslamiyet öncesi Arapların çok tanrılı dinlerindeki en kudretli tanrısı olan  Elilah. Namı diğer AY TANRISI 

Yani bugün senin Allah diye inandığın şey aslında Ay tanrısı El-ilah’tan başkası değildir. 

Hani şu minarelerin tepesindeki ay var ya?  Hah işte o ay tanrısını temsil eder… 

Muhammed çok tanrılı dinlere son verdi ve kabedeki en kudretli put olan Al-ilah’ı tek tanrı olarak kabul ettirdi yaşadığı topluma. 

Allah diye bir yaratıcının olduğu Muhammed’e ayetlerle bildirilen yeni bir durum olsa babasının adı “Abdullah’ olmazdı. 

Aynı şeyi zamanında, Mısır firavunu, Akheneton da yapmak istedi. 

Çok tanrılı dinleri ve firavunların kutsiyetini yok etmeye kalkıştı ama sarayın ileri gelen rahipleri ve yobaz halkı tarafından linç edildi maalesef... 

Tüm firavunların ihtişamlı mezarları varken, Akheneton’un mezarı dahi yoktur. 

Ha bir de Yahudilerden nefret ediyorsun, kullandığın isimler bile onların isimleri 

Josef – Yusuf, Jackop – Yakup, Abraham – İbrahim, Tothmoses- Musa, Elyesa – İlyas daha liste uzar gider… 

Ne Arap ne de Yahudi soyuyla hiçbir ilgimiz yoktur. 

Peki, Neden onların efsanelerine uyup bu tür tapınım işlerini yapıyoruz? 

Bir Arap ile Yahudi inancı ki Cumhuriyetimizi batırıyor. 

Biz halen gerçekleri göremiyoruz. 

Yerin dibine batsın kör cehalet. 

Bir dinin ayakta kalabilmesi, onun ekonomik olarak da güçlü olmasına bağlıdır. 

Çorak bir arazide olan Mekke’nin gelir kaynağı da kutsal olan Kâbe’nin tavaf edilmek için dünyanın her yerinden gelen Müslümanların ziyaretiyle sağlanıyor. 

Velhasıl, bir şeye inanıyorsun ama neye inandığını bile bilmiyorsun. 

Merak edip araştıranlar da fikrini söylediği zaman kuduz gibi saldırıyorsun. 

Çünkü verecek mantıklı bir cevabın yok. 

Sen, gerçekler yerine bağnazlığı tercih ediyorsun. 

İnancın başkalarının haklarına, özgürlüklerine ve yaşamına müdahale ediyor. 

İşte sorun da burada başlıyor. 

Yoksa kimse senin dinine inancına düşman falan değil. 

Neye inanırsan inan, nasıl ibadet edersen et, beni ilgilendirmez. 

Yeter ki inancını başkalarına diretme. 

Kendin gibi düşünmeyenlerin fikirlerine ve yaşamlarına saygı duy.. 

İyi ve ahlaklı bir insan olmanın senin inandığın din kitap ile bir ilgisi olmadığını idrak et artık. 

Unutma, Sahip olduğun din yaşadığın topluma zarar vermediği sürece saygıyı hak eder… 

Net Özetlersek... 

Türkiye ne günlerde kimlere kaldı? 

Mekke (Mescidi haram) Allah’ın evi değildir. 

Ne Arap ne de Yahudi soyuyla hiçbir ilgimiz yoktur. 

Peki! Neden onların efsanelerine uyup bu tür tapınım işlerini yapıyoruz? 

Bir Arap ile Yahudi inancı ki Cumhuriyetimizi batırıyor. 

Biz halen gerçekleri göremiyoruz. 

Yerin dibine batsın kör cehalet. 

  

 

Bülten

Sanat ile ilgili gerçekçi gelişmelerden haberdar olmak için
e-bültene üye olun.

Please place your phone in an upright position.