Ressam Yeşim Kale İle Sanatçı Kimliğine Dair Röportaj
Ressam Yeşim Kale ile Sanatçı Kimliğine Dair Röportaj
Sevgili okuyucularımız; çok yönlü sanatı ve içten sevecen yaklaşımlarıyla Sanatçı Yeşim Kale ile sanatına dair yaptığım röportajı siz değerli okuyucularımız ile paylaşmak isterim...
15-19 Kasım 2023 IAAF Fuarı’na beş eserinizle katıldınız. Bize fuar hakkındaki görüşlerinizden biraz bahseder misiniz?
Merhaba Zambak Hanım…Yeniden bir araya gelip sizinle röportaj yapmak beni çok mutlu etti. Evet, daha önceki senelerde solo olarak katıldığım IAAF Sanat ve Antika Fuarı’na bu sene La Vision Art galeriyle birlikte katıldım. “Çiçek İzleri” ve “Bahar Dalları” isimli serilerden toplam beş resmim yer aldı.
Fuar bu sene daha kalabalıktı. Lütfi Kırdar Kongre Sarayı’nda gerçekleşen fuarda katılımcı sanatçıların eserleri daha özenli biçimde seçilmişti. Bence her geçen sene organizasyonu daha da iyileşiyor.
Fuarlara katıldığınızda eserlerinizi nasıl seçiyorsunuz?
Öncelikle, eserlerimin özgün olmasına ve yeni fikirler, yeni desenler, yeni konular içermesine dikkat ediyorum. Sonuç olarak fuarlar, sanatçıların eserlerini sanat dünyasına ve sanatseverlere sunduğu bir platformdur. Tarzı bilinen ressamlardan bile yeni desenler, yeni konular beklenir.
IAAF Sanat ve Antika Fuarı’nda mezat firmaları, adı bilinen ressamların eserlerinin satıldığı galeriler, mücevher tasarımcıları ve antika eserler satan firmalar da yer aldı. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Bu fuar konsept bir fuar… İçeriğinde antika da var. Dolayısıyla ben bu seneki fuarı daha fazla sevdim. Mezat firmalarının orada olması, geçmişte ses getirmiş ve hala da sevilen eserleri yakından görmek, heyecan vericiydi benim için…Özellikle, Fahrelnisa Zeyd, Ömer Uluç, Adnan Çoker, Reşit Altun eserleri… Bir sanatçı koleksiyoner olarak mezatlara ayrı bir önem veriyorum. Çünkü, daha önce müzelerde görmediğim ama koleksiyonerlerinin elden çıkardığı eserleri görmüş oluyorum. Uygun fiyatlıysa satın alma şansına da sahip oluyorsunuz. Bence bu büyük bir şans…
Antika eserleri yeni eserlerle bir arada sunmak güzel bir fikir…Sanatın Türkiye’deki gelişimi konusunda karşılaştırmalı fikir edinebiliyorsunuz.
Peki size göre, eserleriniz bu fuarda hangi kategorideydi?
Benim eserlerim Türkiye’de sanatın çağdaş yüzünü sergiliyor. Tekniğim her zaman çok farklı oldu ve katıldığım her fuarda yeni konular, yeni bir teknik kullanıyorum. Resimlerimin her serisinde yeni bir hikâye var. Ama temeli insandır. Çiçeklerde bile insanı anlatırım. Bu seneki resimlerimde insanın bilinçlenip yaprak olarak değil, çiçek gibi yaşantısını sürdürmesini anlattım. İnsan bilinçlendiğinde diken değil, çiçek gibidir. Çevresindeki insanlara güzelliğini sunar. Benim çiçeklerimin her biri bir insandır. Ama teknik olarak ne renkleriyle ne de şekilleriyle doğadaki herhangi bir çiçeğe benzemezler. Benim açımdan bana özgü renklerle sunduğum soyut leke çalışmalarıdır.
Fuarda beğendiğiniz yeni sanatçılar var mıydı?
Tabii ki… Aslında ben bütün sanatçıları çok seven ve takdir eden biriyim. Çünkü, emek verip zaman ve bütçe ayırıp orada olmak, takdir edilesi bir seçim… Çünkü çoğu sanatçının benim gibi geçmişte veya halen bir mesleği var. Buna rağmen sanatla meşgul oluyorlar. Bir ülkenin kültür ve sanatla yaşayan büyük bir toplum olması gerektiğini düşünüyorum. Sanatın hayattan ayrılması benim için karanlığa gidiştir. O yüzden sanatın her alanında, plastik sanatlar, edebiyat, müzik de dahil, tüm çabaları alkışlayarak takdir ederim ve desteklerim.
Sizce kültür ve sanat ülkemizde yeteri kadar ilgi görüyor mu?
Henüz bütünüyle değil…Bana göre kültür ve sanat toplumu oluşturan her bireyin karakterinin bir parçası haline gelmelidir. Okumak ilk görevi olmalıdır. Günde en az bir saatini, okumak, derin düşünmek ve sanat ile meşgul olmaya ayıran insanların karakterinin olumlu yönde değişimi inanılmaz hızlı bir şekilde artar. Modern ve çağdaş toplumların, cahil toplumlardan farkı, okumaya, müziğe, görsel sanatlara verdikleri önemdir. Yurtdışı seyahatlerimde, bir şehirdeki müzelerin, kütüphanelerin ve orayı dolduran insanların sayısı, bana o şehrin medeniyeti konusunda bilgi verir. Suç oranının azlığı ve şehrin yaşanabilirliği, insan odaklı düzenlenmesi, nefes alacak parklarının ve içinde kültürel etkinliklerin olması benim her zaman gözlemlerimin ilk planındadır. Karşılaştırmalı bir şekilde, bilinci görebiliriz. Okuyarak bilinçlenen insanların sanattan uzak durması düşünülemez.
Büyük Sanatçı dediğim Yaradan’ın şu dünyada sanatsız ve bilinçsiz bir varlık yaratmadığını gören bir insan olarak, sanat benim ilk işimdir. Sonra mesleğim gelir.
Bu güzel röportaj için teşekkür ediyoruz. Sizinle pek çok röportaj yaptık. Sohbetler ettik. Dolu dolu geçiyor hepsi de… Bu seferki röportajımız da ayrı bir güzel…
Asıl ben teşekkür ederim. Fikirleri duyurmak, sanatın gelişimini sağlamak ve bilinçlendirmek için yazılı basına ayrı bir önem veriyorum. Ve sizlerin katkılarıyla sanat yaşam içinde daha anlamlı hale geliyor. Tekrarı dileğiyle…