Zambak Art

Ressam Asya Alpay ile Röportaj 

Sevgili okuyucularımız; sanatçı kimliği ve içten sevecen yaklaşımlarıyla Sanatçı Asya Alpay ile sanatına dair yaptığım röportajı siz değerli okuyucularımız ile paylaşmak isterim... 

Sanatçı Asya Alpay katıldığı resim yarışmalarında yapıtları sergilenmeye değer görüldü. Yurtiçi ve yurtdışı birçok karma resim sergisine katıldı. 

Üretmiş olduğu birçok eseri sanatseverler tarafından ilgi görmekte. Çalışmalarını İstanbul’daki atölyesinde sürdürmektedir. 

Asya Alpay’ın vereceği cevaplar sanatseverlerini memnun edeceğini biliyor ve kendisine başarılar diliyorum... 

Sorularıma başlamadan önce; Teknolojinin geliştiği ve evrildiği, aslonan ve sanal gerçeklik arasındaki farkı anlamaya çalıştığımız şu dönemde Ressam Asya Alpay kendisine renkler ile Çağdaş Sanatın dışavurumunu soyut resimlerle “farklı” bir dünya çizerek kendisine bir kaçış yarattığını söylüyor. 

İzleyiciyle arasındaki köprüyü “Tuvalimdeki her şey benden özgün bir görüntü olmalı ama seyredenlerin de kendinden bir şeyler bulması gerekir” diyerek özetliyor. 

-Asya Hanım merhaba... Nasılsınız? İlk sorum, bize biraz kendinizden bahseder misiniz? Kimdir Asya Alpay? 

Öncelikle bu röportaj için çok teşekkür ederim Zambak Hanım. Ben Asya Alpay, 1994’te İstanbul’da doğdum. Halen İstanbul-Datça arası yaşıyorum. Boğaziçi Üniversitesi Batı Dilleri ve Edebiyatları bölümünden mezun olduktan sonra yaklaşık 5 sene iletişim danışmanlığı yaptım. Tüm vaktimi sanata ayırabilmek adına bu uğraşımdan vazgeçtim. 

-Sanat hayatınız ne zaman başladı? Sizi resim sanatçısı olmaya yönlendiren ne olmuştu? 

Aslında halam ressam Gülay Alpay sayesinde sanatla iç içe büyüdüm diyebilirim. İlkokulda katıldığım birçok sanat yarışmasında da ödüller aldım, ancak daha sonrasında sınav tempoları da başlayınca resim yapmayı bıraktım. Her zaman iyi bir sanat izleyicisi olmaya devam ettim. Ancak yaklaşık 20 sene hiç resim yapmadım. Psikiyatristimin hobi olarak resim yapmayı denememi önermesiyle tekrar elime fırça aldım. Resim sanatı kısa sürede hayal gücümün oyun alanına dönüştü. Tam zamanlı bir sanatçı olmamda çevremin beğenisi çok etkili oldu, ancak her şeyden önce resimin bana getirdiği mutluluk ve sağlığıma olan katkısı için ressam olmayı seçtim. 

-Sıra dışı bir tarzınız var. Bu tarzı oluştururken nasıl bir süreçten geçtiniz? Size göre bir sanatçı, özgünlüğe ulaşabilmesi için nasıl bir yol izlemeli? 

Aslında benim aldığım en büyük eleştirilerden biri bir tarzımın olmaması. Evet, çok farklı teknikler kullanarak, birbirine çok da benzemeyen resimler yapıyorum. Ancak bu resimlerdeki soyutlama bence tarzımın temelini oluşturuyor. Bunun ötesinde hayal gücüme sınır koymak istemiyorum. Zihnimin içi rengarenk ve binlerce boyuttan, düşünceden oluşuyor. Ben de bunları (genellikle) tuvale aktarmaya çalışıyorum. Bir resmin Asya Alpay’a ait olduğunu anlayabilmek için, imzam her zaman tuvalin arkasında... 

-Ressam olmak için eğitim almak gerekiyor mu? Yoksa duygu ve ruhani yaklaşımlar mı ön plana çıkıyor? 

Ressam olmak için kesinlikle güzel sanatlar fakültesi mezunu olmak gerektiğini düşünmüyorum. Ancak her şeyde olduğu gibi resimde de her zaman gelişime yer var. Her ne kadar soyut çalışsam da, şu sıralar desenim üzerine çalışıyorum ve çalışmaya da devam edeceğim. Bu konuda kendimi yeterli hissedinceye kadar… O zaman da farklı bir kapı açılacak, kendimi o alanda geliştireceğim. Çok eski bir disiplin ancak resim rönesanstan beri durmadan kendini yeniliyor. Herkes için bir gelişim kapısı mevcut. 

-Karma sergi katılımlarınız var. Başarılarınızın ardında nasıl bir çalışma yatıyor? 

Ailemin çocukluğumdan itibaren aşıladığı bir çalışma disiplinim var. Yaptığım her işte elimden gelenin en iyisini yaparım. Doğru yerlerde bulunmak, doğru kişilerle iletişim kurmak da benim için önemli oldu bu süreçte. 

-Katılmış olduğunuz karma sergileriniz sanatsal gelişiminize etkili ve faydalı oldu mu? 

Sergilerde birçok sanatseverle karşılaşıp onların fikirlerini dinleme şansı yakalıyorsunuz. Özellikle yapıcı eleştiriler sanatınızı ileri taşımada çok yardımcı oluyor. Ben bu organizasyonlardan çok keyif alıyorum. 

-Resimlerinizin konusunu seçerken faydalandığınız veriler nelerdir? Hangi konularda resimler yapıyorsunuz?   

Etrafımda gördüğüm ve beni etkileyen şeylerin garip çalışan beynimin süzgecinden geçmesiyle ortaya çıkıyor benim sanatım. Kültürel öğeleri yeniden yorumlamayı seviyorum mesela, göz ve bakış temalarını resimlerimde çok kullanırım. Boğaziçi Üniversitesi Batı Dilleri ve Edebiyatları bölümündeki eğitimim de bu konuda bana çok yardımcı oluyor. 

-Sanatçı gözü nedir ve nasıl gelişir? 

Bu soruyu cevaplayacak yeterlilikte hissetmiyorum kendimi. 

-Resimlerinizdeki anlamın ve hissiyatın, sizin için ve ona bakanlar için farklı algılanması, size ne hissettiriyor? Sizce sanat zaten böyle bir şey midir? 

“Sanat sanatçı içindir” derim. Edebiyat kuramında beni çok etkileyen “reader response theory”yi resim felsefemde de uyguluyorum. Sanatçı kendinden bir şeyleri aktarır, ancak didaktik değildir. Sanatçı için de bir catharsis sayılabilecek bu süreç, izleyicisi tarafından kendini yansıtarak yorumlanır, belki bambaşka bir esere dönüşür. En azından ben sanatımda bu yolu izliyorum. İnteraktif bir iletişim kurmayı seviyorum. 

-Türkiye şartlarında sanatsal alanlar meslekten ziyade hobi olarak görülüyor. Siz resim yapan bir sanatçı olarak bu durum hakkında ne düşünüyorsunuz? 

Bu maalesef acı bir gerçek. Sanatçı olduğumu bilen insanlar, hiçbir şey yapmadığımı düşünüyor. Ancak ortalama günde 11-12 saat çalıştığım periyotlar oluyor. Artık alıştım diyebilirim. 

-Yurtiçi ve yurtdışı katılmış olduğunuz sergilerde eserlerinize dair duyarlılığı nasıl görüyorsunuz? 

Genelde eserlerim “farklı” olduğu için yurt içinde de yurt dışında da yoğun ilgiyle karşılaşıyorum. Genellikle olumlu geri dönüşler alsam da yapıcı eleştiriler ya da kırıcı yorumlar da gelebiliyor. Ama eserlerimin topladığı ilgi beni memnun ediyor. 

-Bipolar bozukluk nedir? Size bu teşhis neden ve ne zaman neye dair konuldu? 

Bipolar bozukluk, depresyon ve (hipo)mani episodlarının görülebildiği birpsikiyatrik hastalık. Hastalar elbette stabil dönemler de geçiriyor, doğru tedavi ile kontrol altına alınabilmesi mümkün. Benim teşhisim 2018 Mayıs ayında konuldu. Özellikle depresyon veya maniden şüphelenen kişilerin acilen bir doktorla görüşmesini tavsiye ederim.  

-Teşhis konulan bipolar bozukluğunun sanatçı kişiliğinize dair bir sıkıntısı oldu mu? 

Hayatımın her alanında sıkıntı getiren, zor bir hastalık oldu benim için. Ancak resim yapmaya bu hastalık sayesinde, bir terapi olarak başladım. Bipolar bozukluğun benim durumumda yaratıcılığımı destekleyen bir etken olduğunu düşünüyorum – çoğu konuda beynimin farklı çalışmasına ve farklı algılamama sebep oluyor. Bu da sanatımdaki özgünlüğü destekliyor. 

-Geleneksel çizimin aksine, renkler ve geri dönüştürülmüş malzemeler kullanarak resim yapmanızın bir açılımı var mı? 

Bu biraz benim merakımdan ve yeni şeyler denemek istememden, biraz da hayat prensiplerimden kaynaklanıyor. Geri dönüştürülmüş malzeme kullanımım ufak bir manifesto. Renkler, dokularla oynamam da benim bitmeyen merakımdan kaynaklanıyor.  

-Sanatta belirsizliğe ve kişisel deneyime samimiyetle inanıyor ve ona göre mi resim yapıyorsunuz? 

Bu sanat felsefemin en derinine dokunan sorulardan biri… Merak eden biriyle saatlerce konuşabileceğim bir konu ancak kısaca açıklamam gerekirse ben sanatçı olarak çalıştığım ortama bir şeyler koyarım, kendimden bir şeyler bırakırım. Ancak resimlerimi derinlemesine açıklamayı hiçbir zaman sevmedim. Çünkü izleyicimin gerekirse dakikalarca o esere bakıp bir nevi kendi eserini, kendi yorumunu katarak yaratmasını daha doğru buluyorum. Sanat benim için interaktif bir süreç. 

İzleyicim olmadan (ki bu kimi durumlarda annem ya da babam bile olabilir) eserimin sanata dönüşebileceğini düşünmüyorum. Her izleyiciyle ortaya yeni bir hikâye çıkmalı. Sanatımla zenginliğe ancak bu şekilde ulaşabiliyorum. 

-Sanatın iyileştiren ve bütünleştiren gücü hakkında ne söylemek istersiniz? 

Sanat terapisi 1800’lerin sonundan bu yana kabul gören ve gittikçe yaygınlaşan bir disiplin. Hem kişinin tedavisi için hem de doktorların daha iyi veri toplayabilmesi için kullanılıyor. İntermodal sanat terapilerinde birden fazla disiplinden aynı anda yararlanılır – örneğin resim ve müzik gibi. Aynı zamanda sertifikalı bir sanat terapisi uygulayıcısı olarak herkese sanatın en az bir dalını - hobi olarak olsa bile - hayatlarına almalarını tavsiye ediyorum.   

-Sanatınızın tanıtımını yaptığınız medya hesabınızı yazarsanız faydalı olacaktır? 

Bana Instagram’da @asyaalpay.art adresi veya asyaalpay.com web sitem üzerinden ulaşılabilir. Her zaman güzel bir muhabbete açığım!  

-Resim çalışmalarınız için atölyeniz var mı? Çalışmalarınızı nerede yapıyorsunuz? 

Datça’da genişçe bir atölyem var, İstanbul’da ise şimdilik evimde çalışıyorum ancak yeni bir atölyeye yerleşme sürecindeyim. 

-Yaptığınız sanat ilgi görüyor... İzlenimlerinizden bahseder misiniz? 

Yapıcı eleştiriler almayı çok seviyorum. Takdir edilmek de harika bir duygu ancak her zaman kendimi geliştirmeye çalışıyorum. Türkiye’de ve dünyada harika sanatçılar var, sosyal medya sayesinde onlara da ulaşmam mümkün. Sanat yapmak için heyecan verici bir zaman... 

-Sanatseverlere duyum olması için yakın zamanda gerçekleştirmeyi düşündüğünüz yeni bir proje ve sergi var mı? 

1-5 Mayıs arası İzmir İAAF’de, 8-13 Mayıs arası Londra’da fuarlarda, Haziran ve Temmuz’da ise Barcelona ve Bodrum Art Fair’de olacağım.  

Beni en çok heyecanlandıran ise Temmuz’da Bodrum’da ve Ocak’ta İstanbul’da gerçekleşecek ilk solo sergilerim. İşlerimi görmek isteyenler katılacağım sergileri web sitemden – asyaalpay.com – takip edebilirler. 

-Son olarak okuyucularımıza neler bildirmek istersiniz? 

Benimle iletişime geçin! Fikirleriniz her zaman benim için çok değerli. Okuduğunuz için çok teşekkürler.