Mutluluklar Ülkesi…
MUTLULUKLAR ÜLKESİ…
Sevgili okuyucularım, fıkralara, komik laflara ve olaylara gülüyor musunuz? Böyle de soru mu olur; tabii ki fıkralara, komik laflara ve olaylara gülüyoruz dediğinizi duyar gibiyim. Ama araştırmalar olayın bu kadar basit olmadığını gösteriyor…
Tabii sizler de haklı olabilirsiniz… Gülmek araştırmacılar tarafından yıllarca araştırıldığı kadar karmaşık olmayıp, ilkel atalarımızdan kalan, çevremize uyum ve sosyal hayatı paylaşmakla ilgili bir davranış biçimi olarak değerlendirilmiş. Bebekler doğar doğmaz içgüdüsel olarak ağlarlar ama ancak dört hafta sonra gülümsemeye başlarlar. Anne ve babanın bundan mutluluk duyduğunu hissettikçe bebeklerin gülmeleri fazlalaşır... Gülmek bir çeşit dışa vurum gibidir… Gülerken kalp atışı hızlanır, derin nefes alınır, beyin tarafından “Endorfin” denilen kimyasallar salgılanır; Endorfin ise vücudumuzda gerginliği, ağrıyı azaltır… Gülmek de üzüntü veya öfke gibi bir boşalma yoludur, ancak bunun niçin böyle olduğu tam olarak bilinmiyor…
Şüphesiz hepimiz güldükten sonra kendimizi daha iyi hissediyoruz... Gülerken bedendeki gerginlik, kaslardaki denetimin yitirildiği noktaya kadar azaldığından, sandalyeden düşebiliyoruz, bayılabiliyoruz veya birçok olayda kendimizi tutamayıp altımıza kaçırabiliyoruz.
Zaten buna örnek deyişlerde var “Gülmekten bayıldım” “Gülerken sandalyeden düştüm” “Gülmekten altıma işedim” gibi… Gülmek sosyal ilişkilerde mutluluğu paylaşmak gibi görülebilir ama her zaman mutluluk ifadesi değildir… Mesela gözlerimle şahit olduğum bir olay vardır beni etkileyen ve sizlere örnek olarak verebileceğim; yıllar önce çok yakın arkadaşıma hastanede olan babasının “ÖLÜM” haberini telefonla verdiklerinde, tepkisi “katılırcasına kahkaha atarak gülmek ve ardından da kendini yere atıp hıçkırıklara boğularak ağlamak olmuştu...
Ayrıca, güçlü biri tarafından yapılan bir şakaya (pek komik olmasa bile) gülme eğilimindeyizdir… Çünkü; acıları unutmak için ihtiyacımız var. Mesela patronunuzun içinde hiç espri olmayan ama kendince komik bulup gülerek anlattığı bir olaya sizde zoraki bir şekilde gülerek iştirak edersiniz… Yani güç, karşısında daima tebessüm eden yüzler görürüz… Çok yüksek sesle gülmek, gelebilecek tehlikelere karşı sinirsel bir reaksiyon da olabilir. İki insan arasındaki bir mücadelede, bir oyunda güçlü olan zayıfı ezerken de gülebilir… Yani gülmek, gücün ve saldırganlığın bir göstergesi de olabilir…
Gülerken insanın yüz ifadesinden mutlu olduğunu herkes anlar ama o yüz ifadesi ile arkasında yatan duygular arasındaki ilişkiyi psikologlar bile hala tam olarak izah edemiyorlar… Hala bir müsabakayı kazanıp mutluluktan gülmesi gerekenlerin niçin gözyaşları içinde ağladıklarının, ağlaması gereken bir yerde bir insanın yine gözyaşları içinde kahkahalarla niçin güldüğünün sebebi anlaşılmış değildir... Ancak bu arada kahkaha ile gülmekle, gülümsemeyi ayırt etmek gerekir… Gülümsemek kesinlikle insanın, karşısındaki için iyi şeyler hissetmese bile kendisi için bir mutluluk ifadesidir... Kahkaha ise çoğunlukla içinde alaycılıkta taşır, hakarette… Yapılan bir araştırmaya göre insanlar 50'li yaşlarında günde ortalama 18 dakika gülerken, bu süre günümüzde 6 dakikaya düşmüş bulunmaktadır… Demek ki bilim ve teknoloji ilerledikçe “Gülme ters orantı” gösteriyor ya da eskiden gülünecek olaylar şimdi insanlara normal geliyor…
Türkiye’de maalesef son 7 yılda gerçekleşen olaylar ki son 2016 yılında yaşanılanlar ve yaşatılanlar tabii ki de hiç iç açıcı değil. Ben bu yaşıma geldim ve hiçbir zaman iç açıcı bir ülkede yaşadığımı hissedemedim. Neden diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Her dönemin kendine münhasır sıkıntıları vardı. Belki yaş olarak küçüktüm fazla anlamıyordum. Ama şimdi öyle mi? Evet, sadece bu üç-dört seneyle bağlantılı değil. Mesele her zaman birilerinin dışlanmasıyla alakalı. İllaki birileri birilerini ötekileştiriyor. Birlikte yaşamayı bir türlü öğrenemiyoruz. Bunu öğrendiğimiz zaman zaten demokrasi ve hak-hukuk yerine oturacak ve daha huzurlu ve mutlu yaşantımız olacak. Bunu öğrenebilir miyiz? Bilmiyorum... Mesela ben eskiden, yere düşen birini gördüğüm zaman çok üzülürdüm… Şimdilerde bunun tam tersi oluyor! Evet, doğru değil belki ama maalesef gülüyorum... Ayrıca yetişkinlerin günde ortalama 60, çocukların ise 500 kez güldüğü ve bir gülüşün ortalama 6 saniye sürdüğü araştırmacılar tarafından saptanmış… Ben buna inanmıyorum…
Soruyorum size; içinde bulunduğumuz günümüzün şartlarında kaçımız günde 60 defa gülüyoruz? İnanır mısınız ben bunu yazarken bile gülüyorum… Uyduran çok iyi uydurmuş ya da benim bilmediğim bir yerlerde herkesin her gün güldüğü “MUTLULUKLAR ÜLKESİ” var… Olması herkesi çok mutlu etmez miydi?...
Hep sağlıkla ve sevgiyle gülümseyerek kalın...