Çok Yönlü Sanatçı Pınar Ervardar İle Sanatçı Kimliğine Dair Röportaj...
Çok Yönlü Sanatçı Pınar Ervardar ile Sanatçı Kimliğine Dair Röportaj...
1- Pınar Hanım merhaba... Nasılsınız? Sizinle gerçekleştirdiğimiz atölye ziyaretinde, kendimi farklı bir dünyada buldum. Nedir sizin sırrınız?
Çok teşekkür ediyorum bu güzel yaklaşımınıza, ben de sizinle sohbetten keyif aldım.
Ben sanat için sanat yapmıyorum, yaşamımı renklendirmek, bu renkleri çevremle paylaşmak için sanatı aracı kılıyorum.
2- Kimsenin hayatı dışardan gözüktüğü kadar ile sınırlı değil, siz hayatı bugüne kadar nasıl yaşadınız?
Aynen dediğiniz gibi kimsenin hayatı kolay değil, bence hayatla arkadaşlık ve hayata bakış gözlükleri yaşamlarımızı şekillendiriyor.
Siz de bunu en güzel değerlendirenlerden birisiniz görebildiğim kadarıyla.
Hayatıma giren her olay, her kişi, her üzüntü, her sevinç kısaca her deneyim bir renk daha kattı.
Nilüfer Hatun, Alman Lisesi, Boğaziçi Endüstri Mühendisliği...
Sanat eğitimimi soruyor iseniz, Mimar Sinan Güzel Sanatlarını, puanımın yüksekliği ve çizim serbestliğim sayesinde sanıyorum, birincilikle kazanmıştım, ancak anarşi dönemiydi, aileme stres yaşatmamak için Boğaziçi'ni tercih ettim.
2000 yılında Atölye '83 grubuyla, Yusuf Taktak, Altan Çelem, Server Demirtaş gibi kıymetli hocalarla 5 yıllık bir eğitimden sonra, kendi atölyemde serbest ve soyut çalışmayı tercih ettim. Server Hocamla hala fikir alışverişimiz devam eder.
Sanat tarihinde ise, Seta,Yalçın Sadak, Esra Aliçavuşoğlu yol göstericilerim oldu.
4- Ailede etkilendiğiniz veya sanata gönül verenler oldu mu?
Dedem inanılmaz yetenekli bir insandı, Elektrik, marangozluk, mucitlik... Her konuda hayran olduğum bir etiketsiz sanatçıydı.
Annem; 50 yaşında, Maltepeli Sanatçılarla tanışıp, yıllarca onlarla ve sonra farklı hocalarla müthiş eserler yarattı.
Oğlumun da vizyonu çok farklıdır.
5- Profesyonel sanat hayatınızda sergileriniz ve ödülleriniz var mı?
Dünyanın birçok yerinde kişisel ve grup sergilerinde eserlerim yer aldı, birçok önemli kişisel ve müze koleksiyonuna resim satmış olmanın mutluluğunu ve gururunu yaşadım.
Fotoğraflarımla katıldığım Floransa ve Chianciano Bienallerinde aldığım iki ikincilik ödülüm var.
6- Pınar Ervardar nasıl sanat yapar? Bu noktaya geliş aşamaları ne oldu?
Ben Üniversiteyi bitirirken kendimi iş dünyasında buldum. Çok çeşitli ülkelere ihracat ve mümessillik yapan bir konumda ticarete başladım.
Yabancı iş ahlakını artı ve eksisiyle deneyimledim.
Ama hayatım, 1982 yılında ,001 ruhsatlı Adil Çocuk Evi'ni Handan Buharalı ile kurmamız ile renklendi. Çocuk yuvalarını Bakımevinden bugünkü zengin gelişim ortamına dönüştürmek, tevazu göstermeyeceğim, bizimle başladı. Türkiye'ye ilk top havuzunu kendimiz imal ettirerek biz getirdik mesela.
Çocuklarla çocuk olduk, Çeşitli danışmanlarla aileleri eğitirken, kendimiz eğitildik.
Aileden sanat cesaretini,
Alman Lisesinden iş disiplinini,
Endüstri Mühendisliğinden, teknoloji ve insan alfabesini incelemeyi ve birleştirmeyi, Adil Çocuk evinden, içimdeki çocuğu beslemeyi,
Ticaret hayatımdan, her konuda iş yapabileceğimi öğrendim.
Atölyeme geçtiğimde, Bütün kimliklerimden sıyrılıp, büyük enerjiye bağlanmak için dua ve meditasyonlarımla tek bir titreşim olmaya kapılarımı açarım ve bir proje için değilse, herhangi bir kurgulama yapmadan, resmin beni götürdüğü yere giderim.
7- PHOPP-ART markanız nasıl doğdu?
Aslında ilk olarak, yaptığım resimlerden enstalasyonlar yaptım ve ışık oyunları ile fotoğraflarını çektim.
Art kelimelerinden PHOPP-ART tarzımı adlandırdım.
Bu eserler Paris, Nancy, NY ve İstanbul da kişisel ve fuarlarda grup olarak sergilendi ve beğenildi.
Pandemi ile birlikte, atölye buluşmalarımız engellenince,
PHOPP-ART bir ticari markaya dönüştü, tescillendi ve e-ticarette kullanılmak üzere şirket oldu, Kadın Girişimcilere dahil oldum.
Eserlerimden tasarımlar yaptım. Fular, şal gibi aksesuarlar ve çeşitli ev dekorasyon tekstil ürünlerini PHOPP-ART markamla satışa sundum.
8- Peki şu an sadece bir atölye ziyareti yapacağım zannederken kendimi bir Sanat cennetinde buldum.
Neler var bu İdealArtHouse adını verdiğiniz mekanda?
Evet, şanslıyım. Ailemin bana verdiği imkânda, eşimle birlikte sanata dair ne varsa dostlarımızla paylaşabileceğimiz bir ortam yarattık.
Oğlum Ali Selimoğlu'nun vizyonuyla oluşmuş farklı bir mekân, MemoCem in eklenmesiyle bambaşka bir ortama dönüştü.
İdealArtHouse adı, İdealtepe de oluşuyla örtüştü.
Burada, Atölye, Galeri, Canlı Müzik eşliğinde Yemek ve Dans, Butik, Teras Partileri, Bahçe... Ne isterseniz var.
Gelen taleplere göre çeşitli etkinlikler düzenleyebiliyor veya mekanı kullanıma sunabiliyoruz.
Siz hayal edin, biz gerçekleştirelim.
9- Öğrendiğim kadarıyla, resimlerinizle Depremzedelere ve iyi çalıştığına emin olduğunuz kuruluşlara da destek olmaya çalışıyorsunuz. Bu konuda bizim de size destek olabileceğimiz bir proje var mı?
Evet şu anda, www.ovooart.com sayfasında Lot 159 sayılı eserimle destek verdiğim bir proje var...
İzmir Belediyesi, Halk TV desteğiyle, Hakan Körpi girişimiyle
Sen Ben Yok, Biz Varız... Etkinliğinin bütün geliri depremzedelere,
Bir Kira, Bir Yuva projesi ile aktarılacak. Katkılarınız sevindirir.
10- Son olarak okuyucularımıza ne söylemek istersiniz?
Biz BİZ olabildiğimiz sürece,